16 Haziran 2012 Cumartesi

Rock and Roll ve Naneli Ayran



An itibariyle bloğumun ismini değiştirdim.

Artık o bir; macaronseviyorum.blogspot.com değil, o artık; rocknrollstudio.blogspot.com

O artık çok asi.

Radikallikte resmen sınır tanımadım.

Neden böyle bir şey yaptım, inanın bilmiyorum.

Sıkıntı? İşsizlik? Teknik çizimi F'lemem? Aydın'daki hava sıcaklığının 57 dereceye vurmuş olması? Melih Gökçek'in Ankara'ya hala daha deniz getirememiş olması?

Bilemiyorum.

Valla hayırlısı diyelim.

Bu aralar yine boş beleşliğin dibini vurduğum günlerdeyiz. Yaz okuluna kaldım, üstelik iki yıllık ev hayatımın sonunda yurda taşındım, fakat gel gör ki ben kendimi nedense 'havuzu ve denizi olmayan bir otelde kalıyormuş' gibi hissediyorum. Çok enteresan. Gerçekten çok enteresan. Bu durum kesinlikle yaz okulundaki derslerin çok kolay olması ya da yurtta kendime müthiş bir konfor sağladığım ile alakalı değil. Bu tamamen benim gevşekliğimle alakalı. Sabah uyanıyorum, kahve içiyorum, duş alıyorum, gazete almaya iniyorum, gazete alıyorum, tam okuyacakken bakıyorum ki hava çok sıcak, odama çıkıyorum, oje sürüyorum, öğle saatlerinde yapacak bir şey bulamayınca spora gideyim diyorum, 'bu sıcakta ne sporu be, akşamüstü giderim' diyorum, internete bağlanmaya çalışıyorum, bağlantıda her zaman problem yaşıyorum, kendimce sinirleniyorum, sinirlenince uyuyorum, uyanıyorum, o saate kadar birileri beni aramamışsa ben arıyorum, dışarı çıkıyorum, dışarı çıktığım için spora gidemiyorum, 'akşam uyumadan önce koşuya çıkarım' diyorum, tabi ki de çıkmıyorum, zaten ne zaman akşam dışarı çıksam kaldırımdan düşüp dizlerimi parçalıyorum. Gibi. Sonra vay efendim Merve neden kaldı. Sonra aman efendim Cumhur Arıkan Merve'ye neden sinirlendi. Gibi.

Umuyorum ki bloğumdaki bu radikal değişiklikten sonra hayatımda da radikalliğin dibini görebileceğim günler göreceğim.

Mesela şöyle planlıyorum ki, bu aralar kokteyl yapım işlerine fena sardım.
Yapabiliyor muyum? Elbet tartışılır. Bugün bir tanesini yapmaya tam kalkışacakken, mojito'nun en temel ögesinin rom olduğunu atlayıp ve evde, hay allah ki işe bakın dolabımızda rom kalmamış oysa ki her zaman olur, rom olmadığını farkedince ben de naneli ayranla işe başlamaya karar verdim. Çok ciddiyim. Hemen size tarif vereceğim:

Üç su bardağı yoğurt
Beş su bardağı su
30 yaprak taze nane

Bunların topunu birden al, sürahiye at, naneler ufalana kadar karıştır babam karıştır. Oh afiyet olsun. Alın size kokteyl. İsteyen içine rom bulsun eklesin. Olmadı, ne bileyim soda moda bulsun koysun.

İşte bunlar da, bloğumun son halinin ne kadar asi olduğunu kanıtlar nitelikte, değil mi dostlar.

Tıpkı adına yakışır gibi.

Şaka bir yana, bugün bir fotoğraf buldum. Helmut Newton, bilmeyenler duymayanlar için hemen söylüyorum, kendisi çok önemli bir moda fotoğrafçısıdır, ne yazık ki ölmüştür, ölümünden ziyade şöyle de bir durum var ki, 'Sumo' isminde yaklaşık 30 kg'lık 'fotoğrafın başucu kitabı' şeklinde tabir edilen bir kitabı vardır ve 10bin dolar tadında bir rakamla bu kitap, satışa sunulmuştur.
Her neyse, Helmut Newton, 1978 yılında Mick Jagger'ı çekmiş, nedendir bilmem, fotoğrafı çok sevdim.



Baya sevdim.

Durumlar böyle.

Son olarak, blogspottan edindiğim istatistiklere göre, bloğum 1585 kez tık almış. Eyvallah. Eminim ki bunun yaklaşık bir bin tanesi benim tıklarımdan oluşsa da, kalan 585'i için gözlerden öperim.

Bonne nuit!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder